- "Eşek' e altın palan vursan da, eşek
yine eşektir"
""Tarih 2 Mayıs 1985. Tek başına ANAP iktidarı dönemi. Meclis'te
bir yasa tasarısı görüşülüyor: İmar Yasası.
Halkçı Parti Kayseri Milletvekili (1948 doğumlu,
inşaat mühendisi) Mehmet Üner ve arkadaşları tarafından verilen
önergeyi özetliyorum:
Yapı ruhsatı almak için dilekçeye ...zemin
etüdü projesi (arazinin depreme uygun olduğuna ilişkin bilimsel
rapor) eklenmesi zorunludur.
Şimdi tutanakları okuyalım:
* Başkan: Komisyon üyeleri ve hükümet bu önergeye katılıyor
mu efendim?
* Bayındırlık, İmar, Ulaştırma ve Turizm Komisyonu Başkanı İbrahim
Özdemir (İstanbul): Katılmıyoruz efendim. Devlet Bakanı Kazım
Oksay
(Bolu): Katılmıyoruz efendim.
Bunun üzerine önerge sahibi Mehmet Üner söz alıyor. Yine
tutanaklardan özetliyorum:
Her yerleşim yeri doğal çevrenin bir parçasıdır. Düzenli, dengeli
ve sağlıklı yerleşimin baş koşulu, yer seçiminin uygun yapılmasına
bağlıdır. Yasa tasarısında jeolojik özelliklerin göz önüne alınmadığı
görülmektedir. Oysa ülkemiz doğal afetler açısından böylesine
bir ihmalin sonuçlarına katlanır gibi olmadığını yaşayarak öğrenen
ve bunu en iyi bilen ülkelerden biridir. Ülkemiz doğal afetler
ve jeolojik nedenlerden kaynaklanan ve yarattığı sonuçlar açısından
da doğal afetlerin en acımasızı olan depremlerin yoğun olarak
yaşandığı ülkelerden biridir. Yüzde 92'si deprem bölgesi içinde
olan ülkemizde nüfusun yüzde 95'i deprem tehlikesi altında yaşamaktadır.
Sanayimizin yoğun olduğu kentlerimizin yüzde 75'i, barajlarımızın
yüzde 4l'i, birinci ve ikinci derecede tehlikeli deprem bölgelerinde
yer almaktadır.
Bu verilere ülkemizde bir yılda 1.1 yıkıcı
deprem olduğunu da eklersek, bu konuda ciddi kuralların konulmasının
ne kadar zorunlu olduğu kendiliğinden anlaşılır. Ülkemizde sadece
son 45 yılda depremlerden 60 bin kişi hayatını kaybetmiş, 400
bin konut yıkılmıştır. Yalnızca depremlerin yol açtığı ekonomik
değer kaybının en az 15 Atatürk Barajı'nı yapabilecek boyutta
olduğu anlaşılır. Depremin ülkemizde yol açtığı zararlar Japonya'ya
oranla 30 kat daha fazladır. Bu bize çevre planlamasında jeolojik
bilgilerden yararlandığımız takdirde zararımızın 30 kat azaltılabileceğini
gösteren somut bir örnektir...
Bu durumu yaratan en önemli neden, jeolojik incelemeler sonucu
sakıncalı görülen yerlerin yerleşime açılmasıyla, jeolojik inceleme
yapılmaksızın iskana (yerleşime) izin verilmesi olgularıdır.
Ülkemizde yaşanan uygulamalarda, jeolojik hizmetler ve özellikler,
her zaman deprem meydana geldikten sonra gündeme gelmektedir.
Jeolojik özelliklerin sonradan değil ilk aşamada, imar planlarının
yapımı aşamasında göz önüne alınması ve bunun yasalarla belirlenmesi
gereklidir. Bu yapılmadığı takdirde, ülkemizin doğal özellikleri
sonucu can ve mal kaybının her zaman artacağı açıktır. Ülkemizin
milli servetinin bu tür ihmaller sebebiyle kaybına tahammülü
yoktur. Bu sebeplerle, yeni yerleşim alanlarının seçiminde,
var olan yerleşim birimlerinin ve gelişme alanlarının belirlenmesinde,
doğal yıkım ve afetlerin yol açtığı zararların en alt düzeyde
tutulabilmesi için önemli gereklerden biri, jeolojik hizmetlerden
yararlanmak ve yasal dayanakların imar yasasında bulunmasıdır...
BAŞKAN: Sayın Üner toparlayınız lütfen. Mehmet
Üner (devamla): İl ve ilçe imar işleri kurullarında jeoloji
mühendisliği disiplininin temsil edilmesi yanında, belediyelerde
jeoloji mühendislerinin istihdamına geçilmesi sağlanmalıdır...
Bu hizmetlerin imar yasası kapsamına alınması önemlidir.
BAŞKAN: Sayın Üner lütfen tamamlayınız.
Zamanınız üç dakika geçiyor. Müsamahamızı kötüye kullanmayın.
Mehmet Üner (devamla): Beni dinlediğiniz için teşekkür ederim.
BAŞKAN: Teşekkür ederim. Önergeyi oylarınıza sunuyorum.
Kabul edenler...Kabul etmeyenler..
Önerge kabul
edilmemiştir.""""
Ersin ALOK
Geri