Deprem Yazıları Sanal Müzesi


Hiçbirşey Eskisi Gibi Olmayacak
 

Depremin 56 ncı gününde acı gerçekler

Merhaba,
Cuma gecesi 01.30 da yine ODTU'den kalkan iki otobüs dolusu gonüllüyle Adapazarı'na gittik. Sabahın erken saatlerinde Adapazarı'na ulaştığımızda gözlerimize inanamadık. Sanki sihirli bir değnek şehrin üzerinde gezinmişti. Herşey degişmiş, depremin izleri silinmişti. Evleri yıkılan insanlar çok güzel yapılmış prefabrik konutlara yerleştirilmiş, dısarda yağan yağmuru ve soğuğu hissetmiyorlardı. Okulların açılması için tüm hazırlıklar bitmiş öğrenciler geciken öğretimlerine başlamak üzere heyecanla hazırlıklarını tamamlamışlardı. Artık evlerinde mutluluk rüzgarları esiyordu. Sıcak, güvenli bir barınakları vardı. 17 Ağustostan bu yana yıkayamadıklari vücutlarını musluklarından sıcak akan sulara bırakmışlardı. Babalar sorunlarının çözülmesi nedeniyle rahatlamış karısına ve çocuklarına iyi davranıyordu. Anneler ise tüm bu iyi gelişmelerden etkilenerek huzura kavuşmuş aile fertlerinin mutluluğu için çırpınıyorlardı...

NELER OLUYOR?...
Yukarıdaki satırları okumak ne kadar güzel oluyor degil mi? Bana bu kadın herhalde delirdi diye mi bakıyorsunuz? Hayır bana bir şey olmadı. Ama şuna emin oldum ki bize birşeyler olmuş. Arkadaşlar 17 Ağustos 1999 tarihinde bu ülkenin Marmara bölgesinde deprem oldu. Bugün 56. günü.Yukarıda yazdıklarım keşke gerçek olsaydı ama herşey hala ilk günlerdeki gibi. Lakin bizler sanki hersey düzelmeye başlamış gibi yaşamaya başladık. Bizim böyle lüks hareket etmeye hakkımız yok. Insanlar orada en yakinlarini kaybetmis, herseyleri yok olmus bir halde ıslak, soğuk, karanlık çadırlarda yaşıyorlar. Dışarıda can güvenlikleri yok, hastalıklarla mücadele ediyorlar, yaşamlarını biraz daha iyi sürdürebilmek için (kendilerini dilenci gibi hissettikleri halde) dağıtılan her türlü malzemeden bir damla olsun alabilmek için türlü çeşitli rezillikleri yaşıyorlar. Bunları görmemezlikten gelemeyiz. Depremzedeleri UNUTAMAYIZ. Ama oyle olmuyor. Deprem haberleri artik gazetelerin 12 sayfasından sonra yer almaya başlıyor. Cumartesi günü en önemli haber TÜRKIYE-ALMANYA futbol maçıydı. Sanki TÜRKİYE maçtan galip çıksa ne olur? TÜRKİYE Avrupa Şampiyonu olsa ne olur? Depremzedelerin durumu düzelecek mi? İnanin onlar bu aşamalarda değiller.Bizim gündemimizin gerceği değişemez. Herşey düzelene kadar da değişmemeli. Gerçek "DEPREMZEDELER VE ONLARIN SORUNLARI."

Oraya pazar gecesi donmek uzere gitmistim. Ama oyle olmadı. Ben dayanamadım. Yağmura, ıslanmaya, yorgunluğa, en temel ihtiyaçlarımı bile giderememeye, çalışmalarımızı denizde bir damla gibi hissetmeme dayanamadım. Cumartesi gecesi 01.00'de evime döndüm. Sıcak, aydınlık, güvenli evime. Beni bekleyen eşim ve oğlumun yanona döndüm. Donduğum için kendimden utandım. Ama çok üşüdüm ve ıslandım. Onların böyle bir şansları yok. Onlar üşüyecekler, ıslanacaklar ve hastalanacaklar. Gönüllüler azalmış, yardımlar azalmış..Çocukların ayakları çıplak. Yağmurda çamurda çıplak ayak terlikle geziyorlar. Çoğu bitlenmiş. Sürekli kaşınıyorlar. Emirdağ Çadırkentinde binlerce insan kendi dramlarını yaşıyor. 1,5 yaşındaki astımlı bebeğine ilaç arayan 20 yaşındaki dul anne. Kocası verem, dört çocuğu hastanede yaralı yatan kadının sessiz çığlıkları. Şeker Mahallesi'nde ki 85 yaşlarında hayatta kimseleri kalmamış, evleri yıkılmış iki kadın. Evlerinin bahçesinde naylon ve tahtalardan yapılmış korunaklarda yaşamak zorunda kalmaları gözümün önünden hiç gitmeyecek. Kendinizi biran için onların yerine koyun. Eviniz yok, işiniz yok, herşeyinizi kaybetmiş bir halde. Sizin gibi binlerce insanın yaşadığı bir çadırkentte kötü bir çadırın içinde. Yaşamlarını biraz daha iyi sürdürebilmek için harcanan çabalar karşısında gerilen sinirler. En yakınlarıyla bile en ufak bir nedenle sonu büyük kavgalara ulaşan tartışmalar. Sürekli bir NE OLACAĞIZ, NE YAPACAĞIZ, BU GÜNLERI ATLATABİLECEK MİYİZ kaygısı. Çok zor değil mi?

Depremden bu güne sürekli koşuşturan çare arayan güzel insanlar yok mu? Çok var ama yardıma desteğe ihtiyaçları çok fazla. Cumartesi günü akşamın altısında yağmur altında koşturan Ferizli Kaymakamı. Okulların açılması için uğraşıyor. Götürdüğümüz okul malzemelerini teslim alırken çok mutluydu. Bize yeni yaptıkları okul çadırlarını gururla gösterdi. Aynı şekilde Namık Kemal İlköğretim Okulu'nun güzel müdiresi ve öğretmenleri. Okullarını öğrencilerine hazırlıyorlar. Şimdiden öğrencilerinin ihtiyaçlarını araştırıp belirlemişler. Onları temin edebilmek için çabalıyorlar.Ve daha niceleri.. Gençlere ise güvenim sonsuz. Çünkü en çok çalışan çabalayan, yardım dağıtan, çadırları tek tek gezerek ihtiyaç tesbiti yapan gençler..Ama artık üniversiteler açıldığı için tüm zamanlarını buraya veremiyorlar.

Lütfen hepimiz harekete geçelim. Kış şartlarına dayanıklı çadır temin edebilmek için uğraşalım. Şu anda en onemli sorun kısa dayanıklı su geçirmeyen bir çadır. Sonra sağlık, beslenme ve giyim geliyor. Çorap, bot, eşofman ve mont gerekiyor. Herşeyleri ıslak ve sıcak bir yer olmadığı için kurutamıyorlar. Bunları temin etmeye calışarak yöreye gönderelim. Gönüllüler olarak gidelim onlara destek olalım. Eğer gidemiyorsak yardım götüren, orada sürekli olarak çalışan, iyi organize olmuş, yöredeki tüm insanlara hiçbir ayrım yapmadan destek olan sivil toplum kuruluşlarına desteğimizi esirgemeyelim. Onları UNUTMAYA çalışmayalım. YOKSA bir gün bu insanların sabırları taştığında olacaklardan kendimizi SUÇLU hissetmeyelim.

Sağlıklı, güvenli ve huzur dolu günler dileğiyle..
Neşe Aktan
TÜBİTAK


Geri

Ada-Net