Gidiş geminin rotası ile özdeştir. Bir gidiş
bittiğinde yeni bir gidiş beklenir tüm heyecanlarıyla. Yeni
bir gidiş yepyeni bir başka yaşamdır. Bu yeni gidiş, yeni birliktelikler,
yeni yerler ve bazılarına göre yeni fotoğraflardır. Sürekli
yenilenen gidiş, insanı uzaklaştırır kara yaşamının monoton
sürekliliğinden.
Deniz adamı, kara yaşamına dönmek için çırpınır
durur belirsiz bir zaman diliminde. Dengesini sağlayacak bir
dayanak arar nefes almak için. Anlatmak ister duyumsadıklarını,
ama sesini duyuramadığını anlayınca daha da bağlanır kendine
özgü kapalı dünyasına. Oysa bağırmaktan halsiz kalmıştır. Dinleyen
onun sesini duyamadığı için yardımsız bırakır. Ya denize dönüp
soluk almaya başlamak, ya da monotonluğun içinde yitip, sonsuza
kadar susmaktır önündeki iki seçeneği.
Kimi
zaman korkunç fırtınalı bir havada, ara sıra dingin bulutlar
altındaki sessiz su kütlesi içinde, ya da bir akşam üzeri sımsıcak
gün batımında veya kar sonrası dondurucu soğuk bir günde seyir
yapan, 28500 tonluk Necat-A adlı BulkCarrier gemiydi, 28 ay
kesintisiz yaşadığım bu çelik kütlesinin adı. Bir kaç kez döndük
dünyanın çevresini acı tatlı anıları arkamızda, limanlarda bırakarak.
Denizdeki ticari gemilerin sessiz dünyalarındaki
karşıtlık, denizin korkunç gücüne uyum gösterme savaşı içinde,
tüm yaşayanlarıyla. Çabuk kırılan yürekleri ile sevgiye duydukları
özlemi, sert dünyalarının içinde saklamaya çalışan, arkadaşsız
denizcilerin yaşamıdır bu. İşte denizdeki aykırı dünya.
Karamsarlık sardı her yanımı,
Yaşam güzelliklerini yitirdi birden,
Sıkılıyorum.
Özgür olmak,
Yüzümü rüzgara dönmek
Ve gözlerimi kapamak istiyorum,
Hiçbir şey düşünmeden,
Saatlerce öyle kalmak,
Vücudumun üşüdüğünü duyumsamak,
Sıkılıyorum.
Sonra,
Sonrası gene demir kütlesi,
Bitip tükenmek bilmeyen su yığını,
Gene aynı makine sesi,
Monoton ve durağan.
Zaman zaman şarkı söylüyor
Bazen bir marş
Bazen de tempolu bir müzik,
Karamsarlık işte.
Denizdeki
insan, değişimi sürekli izlemekten yorulduğu dönemlerinde karamsar
olur. Kapanır kendi içine. Ama bu süreç kısadır. Özellikle dalgaların
bitmek bilmediği dönemlerde yaşanır bu bıkkınlık. Bırakmak,
kaçmak ister gemiden. Bıkmıştır sürekli sallanan bu çelik kütlesinde
yemek yemekten, sürekli ölümü düşünmekten, banyo yapmaktan ya
da dışkısını tuvalete bırakmaktan. Çok bezgindir artık. Ama
deniz düzeldiğinde, dalgalar bittiğinde hemen unutur tüm olumsuzlukları.
Tekrar canlanır. Yeniden zevk almaya başlar yaşamdan. Hem de
bir öncekinden çok daha fazla. Sanki yeniden doğmuştur. Ölümü
ve doğumu duyumsamıştır bu kısa sürede. Denizcinin farklı, çapraşık
ve çelişki dolu dünyasıdır Gidiş.
Hiçbir zaman bakmaktan usanılmayacak denli
güzel olan gözlerinin, nice mutlu yıllarda, insanlara sevgi
dağıtması dileğiyle, 1999 yılı herkes için kutlu olsun.
10/01/1999
Uğur Okçu
Gidiş'in Fotoğrafları
Deniz Köpüğü Sayfasına Dönüş